İnsanın en çok tükettiği besinlerden biri ekmektir… İnsanlar, doğanın sunduğu tarım ürünlerini yine kendileri işleyerek en değerli besin kaynakları olan ekmeği elde ederler… Arılar da tıpkı insanlar gibi doğadan topladıkları polene kendi enzimlerini katarak petek gözlerinde depolarlar ve kendi ekmeklerini yaparlar… Yavru arının ilk besini işte o arı ekmeğidir! Arı ekmeği; dış zarı sebebiyle insan vücudu tarafından sindirilemeyen polenin, arı enzimleriyle fermente edilerek ve dış zarı parçalanarak tüm besin içeriğinin sindirilebilir hale getirilmiş halidir.
Arı ekmeğinin içerdiği protein, yağ, mineral, vitamin, flavonoidler ve gerekli aminoasitler ile birlikte arılar ve insanlar için çok önemli bir besin kaynağı olduğu bilinmektedir. Arı ekmeğinin başlıca temel bileşenleri yaklaşık olarak %20 protein, %3 yağlar, %24-53 oranında k.hidratlardır. Bunlara ek olarak, arı ekmeği 25’in üzerinde demir, kalsiyum, fosfor, potasyum, bakır, çinko ve magnesyum gibi farklı makro ve mikro elementleri içerir. Arı ekmeği kansızlık, hepatit diyabet ve mide-bağırsak problemlerinde gibi sağlık sorunları tedavi etmek amacıyla kullanılmaktadır. Bununla birlikte, arı ekmeği antimikrobiyal, antioksidan ve antiradyasyon aktiviteye sahiptir. Biyoyararlılık, alınan besinin normal fizyolojik fonksiyonlarda kullanılmak ve depolanmak için erişilebilir durumdaki kısmıdır. Flavonoidlerin sindirim kanalından girişinden sonra emilim işlemi ince bağırsakta gerçekleşmektedir. Emilim derecesi pek çok faktörden etkilenmekte olup flavonoidlerin alt sınıflarında da farklılıklar göstermektedir ve polarite gibi kimyasal özellikler ile ilişkilidir. Ayrıca, alınan dozun ve alım şeklinin, beslenmenin, cinsiyet farklılıklarının, genetik özelliklerin, kolondaki mikrobiyal populasyonun ve tüketilen gıdada mevcut diğer bileşenlerin de emilim ve biyoyararlılığı etkilediği tespit edilmiştir.