Arı sütü, ergin ana arı ve genç larvaları beslemek için genç işçi arıların, zaman zaman yavru besini bezi olarak da isimlendirilen hypopharyngeal bezinden salgılanır. Ana arı ve larvalar, salgılandığı gibi depolanmadan doğrudan arı sütü ile beslenirler. Bu nedenle arı sütü, geleneksel arıcılık ürünü değildir. Önceden ana arı olarak yetiştirileceği belirlenmiş olan larva, bol miktarda arı sütü ile beslendiği zaman hasat yapılabilir. Ana arı larvası, ana arı hücresine biriktirildiği kadar hızlı bir şekilde besini tüketemez.
Ana ve işçi arı arasındaki farklılık larval evreler esnasındaki besleme ile ilişkilidir. Gerçekten tüm dişi yumurtalardan bir ana arı üretilebilir. Fakat bu olay larvanın tam gelişim esnasında ve özellikle ilk dört günde gerçekleşir ve bu larvalar bir ana arı gibi beslenir ve bakılır. Ana arı yetiştirme kovan içerisinde kompleks mekanizmalar tarafından düzenlenir. Genç bir larvada bir seri hormonal ve biyokimyasal etki ve tepkilerle oluşan değişim bir ana arının gelişimini sağlar. Bir ana arı işçi arıdan çeşitli yönleriyle farklıdır.
Morfolojisinde:
İşçi arıda polen sepetleri, kuvvetli çeneler, yavru besin bezleri ve mum bezleri ile ilişkili organlar gelişirken ana arıda üreme organları gelişir.
Gelişme Periyodunda:
İşçi arı gelişme için 21 güne gereksinim duyarken ana arı ortalama 15.5 günde gelişir.
Yaşam Süresinde:
İşçi arı birkaç ay yaşamasına karşılık ana arı birkaç yıl yaşar.
Davranışında:
İşçi arı sadece nadiren yumurta bırakırken ana arı günde bir kaç bin yumurta bırakır. Ana arı işçilerden farklı olarak genel kovan aktivitelerine katılmaz.
Esasında ana arının uzun ömürlü ve olağanüstü verimliliğe sahip olması özel olarak arı sütü ile beslendiğinden insanlarda da benzer etkiler ortaya çıkaracağına inanılmaktadır. 1950’lerin ilk yıllarında birkaç hastanede yürütülen araştırmalara dayanan, arı sütünün özelliklerini övücü Fransızca arıcılık yayınları görülmeye başlanmıştır.